Çanakkale Kara Muharebeleri’ne Dair Önemli Notlar – Bölüm 3
Bu konuda General C. F. Aspinall – Oglander, “Gelibolu Askeri Harekâtı” adlı eserinin 1. Cildinde şu yorumu yapmaktadır:
“İyice tanınmayan bir memleket sahilinde yapılacak cebri bir çıkışta karşılaşılacağı tabii olan ciddi güçlük, ilk muharebenin verileceği arazi hakkında yeterli seviyede keşif yapılabilmesinin imkânsızlığı idi.
Çıkıştan on gün önce, bu hareket ile ilgili olan yüksek rütbeli subayların çoğunluğuna sahilin görünüşü, bir harp gemisi güvertesinden gösterildi. Kolordu kurmaylarından bir subay da 14 Nisan günü bu mıntıka üzerinde bir uçuş yaptı.
Fakat bu yetersiz keşiflerden başka, elde yarımadanın güvenilmesi gereken biricik bir haritası vardı ki bunun da birçok önemli noktada yanlışları bulunduğu sonradan anlaşılmıştı. ”
Yukarıdaki ifadeler; çıkarma öncesi gerekli ön hazırlıkların hangi boyutta yapıldığının açık bir göstergesidir.
Aslında bu durumun nedeni, daha önce de vurgulandığı gibi, bilhassa İngilizlerin Türk tarafını küçümsemeleridir. “Küçümseme” konusu hakkında da Oglander’ın kitabının 175. sayfasında şu şekilde bir ifadeye rastlanır:
“Karaya çıkılmadan önce İngiliz karargâhın da, Türk askeri mekanizmasının yeterliliğini küçümseme yolunda mevcut olan eğilimin izahı mümkündür. ”
Yukarıdaki ifadenin devamında da söz konusu küçümsemenin nedenleri olarak, önceden değinmiş olduğumuz Balkan Savaşları, Sarıkamış Harekâtı ve Kanal Taarruzu gibi olumsuz sonuçları bilinen gerekçeler ileri sürülmektedir.
Sonrasında ise Oglander, “1915’te Türk, cesur bir düşman olduğu kadar yeterli idi de” şeklindeki bir ifadeyi kullanmakta her hangi bir sakınca görmemiştir. Ancak unutulmamalıdır ki bu ifade, Çanakkale Cephesi’nde yaşananların İngilizlere kazandırdığı acı tecrübelerin sonrasında dile getirilmiştir.
İngilizlerin de açıkça ifade ettiği gibi Türk askerinin cesur ve yeterli olma özelliği, aslında tarih boyunca defalarca kanıtlanmış önemli bir gerçektir. Ancak askerî anlamda çok önemli olan disiplin, itaat ve kanaatkârlık konularında ayrıcalıklı özelliklere sahip Türk askerinin doğru yol ve zamanda, azim ve kararlılıkla sevk ve idare edilebilmesi daha önemlidir. Fakat başta Liman Von Sanders olmak üzere bazı Alman subaylarının sevk ve idare usulleri, Türk Ordusu’na Çanakkale’de ağır bedeller ödetecektir.
Bu konuda yine Oglander, kitabının 13. sayfasında, üzerinde düşünülmesi gereken şu yorumu yapmaktadır:
“Bir harpte asıl önemli olan şey, ancak başarısızlıkla başarıların ortaya çıkan toplamıdır. Gelibolu’daki Akdeniz Seferi Kuvvetleri’nin 1916’daki Somme Muharebelerinin ilk gününde uğramış olduğumuz kaybın iki mislinden az bir kayıp karşılığında, Türk Ordusu’nun gençliğini tükettiğini, Süveyş Kanalı’nı kurtardığını ve Türkiye’nin hezimetinin temelini atmış olduğunu söyleyebiliriz. ”
Yorum Yapın