ÇANAKKALE KARA MUHAREBELERİ
İngiliz – Fransız Birleşik Filosunun 18 Mart 1915 günü Çanakkale Boğazı’na yönelik düzenlediği geniş çaplı taarruz, Türk topçu bataryarının etkili ateşleri ve Nusrat’ın döktüğü mayınlar nedeniyle başarısızlığa uğramıştı.
Bunun üzerine; donanmanın boğazı geçmesine yardımcı olacak “kare harekatı” ile boğazdaki Türk savunmasını etkisiz hale getirecek yeni bir harekat planı oluşturulmuştur.
Aslında daha öncesinde, 1 Mart 1915 tarihinde Yunan Hükümeti, Gelibolu Yarımadası’nın işgal edilerek bu yolla İstanbul üzerine yürünmesi şeklindeki bir savaş planını İngiliz Hükümeti’ne iletmişti. Ayrıca Yunun Hükümeti, bu operasyon için “üç piyade tümeni” tahsis edebileceğini bildirmişti.
Fakat Rusya, Yunanistan’ın herhangi bir şekilde İstanbul ve Boğazlara hâkim olacak bir duruma gelmesini istememekte ve böyle bir operasyona Yunan birliklerinin katılması fikrine kesinlikle karşı çıkmaktaydı.Çünkü Rusya ile Yunanistan’ın İstanbul ve Boğazlar konusundaki ulusal çıkarları birbiriyle çatışma halindeydi. Bu çatışmanın nedeni; Yunanistan’ın Megalo İdeası ile Rusya’nın “sıcak denizlere inme” hayali gibi amaçlarının, aynı hedeflere yönelik olmasıydı.
Rusya’nın diretmesi sonucunda Yunan teklifi askıya alındı ve Çanakkale işinin ağırlığı İngiltere’ye yüklenmiş oldu. Aslında o günlerde İngiltere Savaş Bakanı Lord Kitchener bir kara harekâtı için kuvvet ayırmaktansa Winston Churchill’in önerdiği, “Çanakkale Boğazı’ndaki Türk savunmasını deniz topçusu ile imha ederek doğrudan İstanbul’u hedef alacak” bir operasyonu daha uygun bulmuştu.
Çanakkale Boğazı’nın yalnızca donanmanın zorlaması ile aşılabileceği yönündeki düşüncelere Lord Kitchener’ın onay verme nedeni, Avrupa’daki Batı Cephesi’nden başka bir yere kara kuvveti ayırmak istememesindendi.
Ancak bu yöndeki planlar şekillenirken,
General William Birdwood yaptığı incelemeler sonucunda Lord Kitchener’e, 5 Mart 1915 tarihini taşıyan bir rapor sundu.
General William Birdwood raporunda;
Çanakkale Boğazı’na yönelik bir harekâtta donanmanın tek başına başarı şansı olmadığını, söz konusu harekâtın mutlaka Gelibolu Yarımadası’na yapılacak bir kara harekâtıyla desteklenmesi gerektiğini belirtmekteydi.
Bu rapor üzerine Lord Kitchener, 10 Mart 1915 tarihinde en seçkin birliklerden biri olan 29’uncu Tümeninin Gelibolu Yarımadası’na yapılacak çıkarma harekâtında görevlendirildiğini bildirdi.
Çanakkale Boğazı’nı koruyan tabyalara yönelik bir harekât için kara kuvveti tahsisine başlanmış olmasına rağmen, Amiral Carden tarafından hazırlanan planın 4. aşamasının uygulanmasına geçildi. Böylece Birleşik Filonun Çanakkale Boğazı’na yönelik 18 Mart 1915 tarihli saldırısı, kara kuvvetleri ile işbirliği olmaksızın, önceden planlandığı şekilde gerçekleştirildi.
18 Mart 1915 saldırısı, tıpkı General Birdwood’un öngördüğü şekilde, Birleşik Filo’nun yenilgisiyle sonuçlandı.
Donanmanın tek başına yetersiz olduğunun anlaşılması üzerine Gelibolu Yarımadası’na yönelik bir kara harekâtı düzenlenmesi fikri ağırlık kazandı ve bu iş için gerekli sayıda askerin bölgede toplanması çalışmalarına hız verildi.
Gelibolu Yarımadası’na yönelik kara harekâtı için ayrılan bütün kuvvetler,
“Akdeniz Seferi Kuvveti” adı altında toplandı. Bu kuvvetin komutanlığına,
General Birdwood’un beklentilerinin aksine, General Sir lan Hamilton atandı. General Birdwood ise ANZAC (Australian and New Zealand Army General Sir Ian Hamilton Corps = Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusu) Komutanlığı ile yetinmek zorunda kaldı.
General Hamilton’ın emrine verilen kuvvetler ile mevcutları şöyleydi:
Birlik Adı Personel Mevcudu
Anzac Kolordusu25.70029’uncu İngiliz Tümeni17.000Kraliyet Deniz Piyade Tümeni10.800Hint Tugayı4.800Vinci Fransız Tümeni16.700Toplam Personel Mevcudu75.000
Böylece Gelibolu Yarımadası’m hedef alacak kara harekâtı için toplam “75.000” kişilik bir kuvvet toplanmış oldu.
İngiltere, Fransa, Mısır ve Malta’dan getirilerek Limni Adası’nda toplanacak kuvvetlerin ne şekilde kullanılacağına dair harekât planları da General Hamilton ve karargâhın da ki kurmayları tarafından işkillendirildi.
Ancak kâğıt üzerinde birçok açıdan mükemmel gibi görülen bu planların önemli zaafları olduğu, kara muharebelerinin başlangıç aşamalarından itibaren kendini belli edecekti.
Cephedeki olayları yöneten ve yönlendiren subaylara, önceden öngörülemeyen durumlar karşısında gerekli kararları verme ve uygulama yönünde inisiyatif kullanma hakkı tanımayan, başlangıçtaki harekât planına sıkı sıkıya bağlı kalınması gerektiğini belirten kesin ve katı emirler, belki de söz konusu zaafların en önemlisi idi.
Yorum Yapın